29 Eylül 2012 Cumartesi

Çalışan Sadakati

Yaptığınız işe, ürettiğiniz ürüne, sunduğunuz hizmete en çok inanan çalışanlarınız olmalı. Arçelik servisinde çalışan size "abla Bosch kullan", Pegasus bilet satıcısı "THY ile uçsanız sizin için daha iyi olur" dese ya da Toyota yöneticisinin altında BMW marka  araba görseniz ne olur? Nestlé fabrikasında çalışan arkadaşınız size Ülker çikolata ikram etse?

Müşteri sadakatinden önce çalışan sadakati yaratmak zorundasınız. Okulları olan bir şirket, yönetici pozisyonundaki bir çalışanı "ben oğlumu bizim okula asla göndermem" diye dolaşsa, bunu dışarda da değil sadece şirket içinde sesli dile getirse onunla çalışmaya devam eder mi? İki kere bile düşünmeye gerek yok derim size...

Çalıştığı şirketin sunduğu hizmete, ürettiği ürüne inancı olmayan kişilerle çalışmayın. Ama daha öncesinde bu inancı geliştirmek için ne yapmak gerektiğini düşünün, planlayın, uygulamaya koyun.

28 Eylül 2012 Cuma

İnsan Kaynaklarını İnsan Kıymetlerine Dönüştürmek

Ne diyor Ali Saydam, Vazgeçmek Özgürlüktür* kitabında?
"İnsan para, zaman, enerji, yeraltı zenginlikleri gibi kaynak değildir... Kullanıldığı zaman tükenmez."
Şirket içi iletişimin kurumsal iletişimde en hayati yeri olduğunu hatırlatırken, iç iletişimde "kıymet" yaklaşımına uygun strateji geliştirmenin, uygulama planları yapmanın ve ölçümlemelerin önemine vurgu yapıyor, Ali Saydam.
"Sadakat-Performans-Motivasyon" üçgeninin işe yaramadığının çoktan keşfedildiğini, artık "Entelektüel katma değer-Katılım ve Kararlılık-Etkililik" üçgeninin inşa edilmesi gereğini  belirtiyor. Bunun "çalışanlarımıza iftar yemeği verelim", "tavla turnuvası düzenleyelim", "pikniğe gidelim" gibi yaratıcılıktan uzak ve ölçümlemelere göre çok da işe yaramayan  etkinliklerle sağlanamacağını da söylüyor.

Açık ofis düzeni, açık kapı politikası, açık iletişim kanalları, düzenli bülten çalışmaları işin sadece başlangıcıdır derken çalışanların değişim konusunda katılım ve kararlılığını artırmak, çalışanların iş süreçlerinde entelektüel katma değer üretmesini sağlamak, çalışanların etkililiğini artırmak için yenilikçi yaklaşımlardan bahsediyor.

Ali Saydam'ca demode kabul edilen "Sadakat-Performans-Motivasyon" üçgeninden bihaber ya da haberdersa bile uygulamaktan uzak, "ben bilirim ve ben yaptım oldu"cu idarecilerin yönettiği pek çok kurumun daha 40 fırın ekmek yemesi gerektiğini düşünmeden edemiyor insan...

*Türkiye'de İletişimin El Kitabı: Vazgeçmek Özgürlüktür, Remzi Kitabevi, 2011

25 Eylül 2012 Salı

Faklı Fikirlerden Korkmayın; Fikirlerin Çatışmasıdır Değişimi, Gelişimi Getiren

Girişimci, yönetici, yazar Margaret Heffernan geçtiğimiz Ağustos ayında TED Talks serisinde yaptığı konuşmada ihtilafa düşmekten korkmayın diyor. Kişilerin dolayısıyla kişilerin yönettiği kurumların  kendileri gibi düşünenlerle ya da kendilerine karşı çıkmayacaklarla bir arada olmaları nedeniyle aslında apaçık ortada duran hataları görememe körlüğüne düşebildiğini anlatıyor.

Halkla ilişkiler profesyonelinin özellikle farklı fikirleri ortaya getiebilmesi, kurumun güçlü olduğu kadar zayıf yönlerini de görmesi ve göstermesi; olası kriz senaryolarını ortaya koyabilmesi  gerekir. Çatışmadan, farklı olmaktan, yöneticinizle ihtilafa düşmekten korkarak en iyi sonuca ulaşmanız mümkün değildir.