17 Temmuz 2012 Salı

Hayat



Babamla hep gurur duydum, ölümünden sonra çıkan böylesi yazılar sadece benim değil pek çoğunun onunla gururlandığının kanıtı oldu. Ünal Ersözlü'nün Sabah Ege'de yayımlanan bu yazısı gibi...:

Hayat notları: Ölüm ikindisi

Yaz aniden gelecek gibi; ama bazen insan ömürlerinde hüzünlü sonbahar mevsimine giriyoruz sanki. Birer birer dökülüveriyor ömürler, sonbaharda sararan kızarmış kuruyan yapraklar gibi.
Ölüm haberleri veriyor kuşluk vakti kalbimize düşen telefon sesleri.
İşte son olarak Zafer Keskiner'in ölümü. Kalbimi burktu, tam ortasından.
Salihli'nin eski belediye başkanı; zarif adam, sahici 'ilerici', hakiki demokrat, güzel insan.

***
Uzun yıllar önce, Ege'nin şirin kasabasında, bugünlere kesintisiz ulaşacak, Türkiye'nin en eski, en uzun soluklu sanat etkinliğini başlatmıştı sevgili Zafer Keskiner.
Adı çarpıcı, kendi güzel, Salihli Şiir İkindileri'ni. Tam 27 yıldır süren Salihli Şiir İkindileri; artık yoluna biraz "yetim" devam edecek. Çünkü kendisini başlatan adamı, sevgili Zafer Keskiner'i yitirdi. Adına 'hayat' denilen yolculuk; ne anlamlı, bazen ne de çok şiirsel.
  http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ersozlu/2012/05/06/hayat-notlari-olum-ikindisi

İş Güç


Nedense "yaratıcılık" denince aklımıza Picasso, VanGogh gibi büyük sanatçılar, Beethoven, Mozart gibi müzisyenler, Edison gibi mucitler, ya da sayısız yazar şair geliyor.

Yaratıcılık, olmayan birşeyi hayal edebilme, bir şeyi herkesten farklı yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneğidir.
Doğuştan geşlen bir yetenek olduğu kabul edilse de aslında herkesin öğrenebileceği, geliştirebileceği kesindir. Yemeğe farklı bir baharat katan ev kadını, matematik problemini farklı yoldan çözen öğrenci, müşteri ilişkilerine farklılık getiren çalışan yaratıcılığını kullanmaktadır aslında. 

Eğitim sistemi, aile yapısı, çocuğun yetiştirilme biçimi yaratıcılığı besler ya da köreltir.

Ya iş ortamı? Yenilikleri takip etmek, hatta üretmek, yeni bilgiye ve tüketicinin yeni alışkanlıklarına, düşünme ve davranış biçimine adapte olabilmek piyasada kalmanın, güçlü olmanın en önemli yolu. Kurum çalışanlarının ezberlenen, rutinleşen tepkisel yaklaşımları kırmalarının yolu yaratıcıklarını kullanmalarını sağlamaktan geçer. Kurum kültüründe yaratıcılığın yer almasını sağlamanın yolu da yaratıcılığa verilen değerin öncelikle kurum misyonuna yazılması sonra iç iletişimde yaratıcılığa verilen önemin vurgulanmasından...

Farklılıkları kucaklamak, işverenin ve yöneticilerin kendileri rahat hissettikleri ve düşünce ve davranış modelleriyle kendilerine benzeyen (ya da her söylediklerini kabul eden) çalışanlar yerine farklı eğitimlerden gelen, farklı deneyimlere sahip, farklı düşünen kişilerle çalışabilmeleri iş yerinde yaratıcılı besleyen kaynakları başında gelir. 

Çalışandan yaratıcı olmasını beklemek, bu beklentinin karşılanmasını sağlar. Çalışanlar "patronlarının" beklenti seviyelerine çıkar ya da inerler... Çalışan hata yapabilme özgürlüğünü hissetmelidir. Yeni bir şey deniyen çalışan cezalandırılmayacağını bilmelidir.







16 Temmuz 2012 Pazartesi

İş Güç

Şirketin, kurumun ürün ve hizmetini kime sunduğunu mutlaka bilmesi gerekir. Hedef kitleyi tanımak için de büyük paralar gerekmeyebilir aslında.


  • Güncel yayınları takip edin, özellikle de sizin asla okumayacaklarınızı. Bu yaınlarda sektörünüze özel, has bilgiyi tabii ki arayın, ama işinizi etkileyecek genel eğilimleri yakalayabileceğiniz tüyoları da bulabileceğinizi unutmayın.
  • Sektörünüzle ilgili blogları, haber gruplarını izleyin. İşinizi ve müşterilerinizin davranışını  biçimlendiren güçleri buralarda bulabilirsiniz. 
  • En çok izlenen 10 televizyon programını izleyin, en çok gişe yapan 10 filmi seyredin. Dilin kullanımından modaya müşteri davranışını şekillendiren şeylerden biri de onlar.
  • Yılda en az 150 müşterinizle  neler satın aldıkları, bu alışverişi neden yaptıkları konusunda sohbet etmeyi hedefleyin.
  • Bazı potansiyel müşterilerinizle mümkünse informel ortamlarda bir araya gelin, neler düşündüklerini, hangi koşullarda hangi ürün/hizmetleri tüketmeyi tercih ettiklerini öğrenin.
  • Hayatınızdaki zeki insanlarla konuşun. Sizin o ana kadar düşünmediğiniz konularda zihninizi açabilir; size yeni bir yaklaşım sunabilirler.
  • Çocuklarla konuşun.