20 Eylül 2012 Perşembe

Üniversite gezerken ilk ne dikkatinizi çeker?


Yurt içinde ve dışında gezdiğim üniversitelerin en çok (merkez) kütüphanenin yerleşke içindeki konumu, mimarisi, koleksiyon büyüklüğü, çeşitliliği, öğrencilerin onunla kurduğu ilişki dikkatimi çeker benim.  Tabi ki genel anlamda yerleşkesi (bahçesi, ağaçları, binalarının mimari özelliği) öğrencilerin üniversiteyle kurduğu ilişki de. Ama  üniversite bilim içinse, bilginin tapınağı da kütüphanedir. Ritüelleriyle bir tapınaktır orası, dolayısıyla yerleşkenin kalbinde, merkezinde başlı başına tüm heybetiyle ayakta durmalı, geç saatlere kadar açık olmalı, ortak çalışma salonları dolup taşmalıdır. Rahat çalışma masaları, masaların üstünde okuma lambaları, insanın başını döndürecek sayıda kitap koleksiyonu olmalı.

Bazı üniversitelerin web sitelerinde dolandım. Kütüphaneleriyle ilgili ne bulabilirim diye. ODTÜ'nün sitesinde ana menülerde bulamadım kütüphane hakkında bilgiyi  ama arama yaparak bu linke ulaştım. (http://www.lib.metu.edu.tr/tr/index.php) Kitap koleksiyonunda 445 bin basılı 100 bin elektronik kitap olduğu bilgisi var. Boğaziçi Üniversitesi web sitesinde kütüphane, akademik başlığı altına yerleştirilmiş (http://boun.edu.tr/tr-TR/Content/Akademik/Kutuphane.aspx). Hem kütüphanenin tarihi hem kapasitesi hem  ne oranda kullanıldığı ve sürekli nasıl büyüdüğüne dair tüm bilgileri içeren biraz düzeltme ihtiyacı olmakla birlikte oldukça iyi bir giriş yazısıyla karşılaştım burada:
... 1863 yılından bu yana gelişen koleksiyonlarıyla yaklaşık 576.253 materyali barındıran, 10.000 metrekarelik kapalı alanda 1.450 kişilik oturma kapasiteli açık raf sistemine göre çalışan akademik bir kütüphanedir. Üniversitenin genelinde olduğu gibi kütüphane ve çalışma salonlarında da kablosuz internet bağlantısı mevcuttur.
Kütüphanede günde ortalama olarak : 3.500 kişi giriş yapmakta, 620 kitap ödünç verilmekte, 36 kitaba ayırtma işlemi yapılmakta, elektronik ders materyallerinden 186, veritabanlarından 3.270 makale ve kitap okunmaktadır.
Her yıl yaklaşık 10.000 yeni kitap satın alma yoluyla, 15.000 kitap da bağış olarak koleksiyona katılmaktadır.

Indiana Universitesi Bloomington yerleşkesindeki merkez kütüphanede (http://www.libraries.iub.edu/index.php?pageId=89) 4,6 milyon kitap olduğu yazıyor. Üniversitenin tüm kütüphanelerinde ise 900 dilde 7,8 milyon kitap olduğunu söylüyor web sitesi... Gerçekten baş döndürücü sayıda. Etkilenmemek mümkün değil.

Araştırma işini çok derinleştirmeden, IU Bloomington'ınkinden daha etkileyici bir Türk üniversitesi bulamayacağım düşüncesinden hareketle biraz da özel üniversitelerin sitelerini karıştırayım derken şöyle ifadelerle karşılaştım:
Kütüphane koleksiyonu çok çeşitli konu alanlarında basılı ve elektronik binlerce kitap ve dergi, yüzlerce multimedya kaynağı ve çok sayıda günlük Türkçe ve İngilizce gazeteden oluşmaktadır. Kaynakların kapsam alanları sürekli genişlemekte ve sayıları artmaktadır.
Siz siz olun yukarıda örneğini gördüğünüz gibi  yuvarlak ya da muğlak ifadelere dikkat edin. Hem bu metni kaleme alan hem bu (ya da benzeri) metinleri okuyanlar olarak.

Ben de evimizdeki kitaplar için "binlerce" ifadesini kullanabilirim mesela (ikibinin üstünde kitap var sonuçta), ya da çok sayıda günlük Türkçe ve İngilizce gazete, pek çok süreli yayın takip ettiğimizi söyleyebilirim... "Çok" ne bilen var mı? Ya da sana çok gelen bana çok mudur?  Dolayısıyla "binlerce" ya da "çok" sayıda gibi ifadelerin etkileyici olduğu zannıyla hareket etmek yerine dürüst bir yaklaşım tercih edilebilir, örneğin Boğaziçi Üniversitesi'nin yaptığı gibi her yıl sayının ne kadar büyüdüğünden bahsedilebilir.

Kütüphane konusundan gene geldik bir halkla ilişkiler meselesine: neyi nasıl söylediğiniz önemli, yazdıklarınızla söylediklerinizle karşınızdakileri etkilemek istiyorsanız verilerden hareket edin derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder