12 Şubat 2013 Salı

Kadınlık, Annelik, İnsan Olma Üstüne

Türkiye'de doğurganlığın düşmekte olması dolayısıyla nüfusun yaşlanma sürecine girdiği anlaşıldığından beri ailelere - dolayısıyla kadınlara doğurmaları gereken çocuk sayısı konusunda başbakan sözcülüğünde telkinlerde bulunuluyor. Kadınlık hallerinden biri olan annelik ön plana çıkarılmak isteniyor.

Gebelik ve çocuğun anneden ayrılabileceği kimine göre ilk iki kimine göre ilk üç yıl hesaba katıldığında kadının yaklaşık dokuz yıl boyunca eve kapanarak çocuklarıyla uğraşması talep ediliyor. Ortalama 70 yıl yaşayan bir kadının, kadın olduğu 15 yaşından adetten kesildiği 45 yaşına geçen 30 yılının dokuzunu gebelik- doğum- temel bebek bakımı ve beslenmesi için eve kapanarak geçirmesi isteniyor.

Kadının insan olarak, çalışma, üretme, ailesi dışında - okul, dernek, iş yeri gibi- farklı gruplara ait olma, para kazanarak kendisini emniyette hissetme, kendisini gerçekleştirme konularında talepleri olabileceği gerçeği göz ardı ediliyor.

Annemin babamdan harçlık isterken her seferinde ne kadar utanıp sıkıldığını hatırlıyorum. Bu nedenle ben yetişirken bana sürekli bir meslek sahibi olmam gerektiğini- dolayısıyla okumamın şart olduğunu- meslek sahibi olmadan ayaklarım üzerinde duramayacağımı öğütledi. Zamanla pek çok annenin kızlarına benzer bir öğüt verdiğini anladım. Eve kapanan, çocuk büyüten ve anne/eş kalıplarının dışına çıkamayan kadınlar, kızlarının insan olmasını istiyorlardı...

Çocuk bakımı kadın erkek arasında paylaşılmadıkça, kadın ve erkeğe doğum izni verilmedikçe, iş verenler ve devlet çocuk bakımı konusundaki sorumluluğu üstlenmedikçe nüfusun gençleşmesi çalışmaları işe yaramayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder